Garaj Hikayeleri
İnternet ve girişimcilik ile ilgili neredeyse tüm haberlerde “Garaj Hikayeleri” dinliyoruz. Aslında bu hikayelerin arkasında başka bir çok hikaye mevcut. Bizim gözümüze en çok sokulan örnek ise 2 arkadaş evlerinin garajlarında bir iş başlatırlar ve sonra çok büyürler. Arada yaşananlar hakkında veya onların kim olduğu konusunda çok fazla bilgi yazılmaz. Mühim olan şu anda multi-milyoner olmaları ve garajda başlamış olmalarıdır.
Ben bazı başarılı girişimciler ve girişimler hakkında kısa kısa bilgiler yazmaya karar verdim. Belki bildiğiniz belki de ilk kez duyduğunuz noktalar.
Facebook (Mark Zuckerberg)
Başarılı bir öğrenci olan Mark Zuckerberg lisede çeşitli bilim dallarında birçok ödül aldı. Matematik, Astronomi ve Fizik alanlarında. Daha sonra Harvard Üniversitesi’ne gitti. Burada okulun sistemlerine sızarak, tüm öğrencilerin fotoğraflarını alıp bir oylama sitesi yaptı. Bu oylama sitesi sayesinde herkes okulun en güzel kızını ve en yakışıklı erkeğini seçebiliyordu. Bu sebeple okul yönetimi ile sıkıntılar yaşadı, fakat birilerinin dikkatini çekmeyi başardı. Cameron Winklevoss ve Tyler Winklevoss kendisine bir arkadaşlık sitesi yapmak için anlaşırlar fakat daha sonra bu anlaşma bozulur. Facebook açıldıktan sonrada bu kardeşler dava açarlar ve anlaşma sonucu yüklü miktarda para alırlar.
Facebook önce Harvard Üniversitesi için kuruldu, daha sonra Ivy ligi okullarını (Brown, Columbia, Cornell, Dartmouth, Princeton, Pennsylvania, Yale) ile başlayarak ABD’deki tüm okulları kapsadı. Sonrasında liseleri ve şirketleri de içeriye almaya başladılar. Daha sonra dünyadaki üniversiteleri, sonrasında da herkesi içeriye almaya başladılar. Okullardan kayıt alırken sadece .edu ac.uk gibi uzantıları kabul ediyorlardı.
Facebook’un gidişatını değiştiren en önemli noktalardan bir tanesi Mark Zuckerberg’in Sean Parker ile tanışması olur. Parker’ın Napster, Plaxo, Spotify, Votizen, Airtime projelerinin kurucusu olduğunu söylersek bu tanışmanın önemi daha iyi anlaşılmış olur.
Mark Zuckerberg, ingilizce dışında 4 dil daha biliyor.
Facebook kurucularından Dustin Moskovitz daha sonra bizimde proje yönetiminde kullandığımız Asana’yı kurdu
- http://tr.wikipedia.org/wiki/Mark_Zuckerberg
- http://en.wikipedia.org/wiki/Mark_Zuckerberg
- http://tr.wikipedia.org/wiki/Facebook
Google (Larry Page, Sergey Brin)
Google 1997’de kuruldu ve 1998’de şirketleşti. İlk olarak Larry Page ve Sergey Brin’in Standart Üniversitesinde doktora araştırma projesi olarak ortaya çıktı. Şirketin uzun süre CEO’luğunu yapacak olan Eric Schmidt Google’a katılmadan önce, Novell firmasında Başkanlık ve CEO, Sun Microsystems, Inc. şirketinde Teknoloji Müdürü görevlerinde bulundu. Page ve Brin dünyanın sayılı üniversitelerinden Standford’u derece ile bitirdiler. Üniversitelerinden bir hocalarıyla birlikte gittikleri Sun kurucu ortaklarından Andy Bechtolsheim henüz kurulmamış olan şirkete 100bin$ çek yazdı. Şirketi kurarken eşten dosttan 1 milyon $ toplayarak ve eski bilgisayarlarını alıp ayrık (discrete) bir sunucu yapısı kurarak başladılar. Dünyanın en büyük portal ve arama motorlarından Yahoo’nun bir süre arama motoru olarak Google’ı kullanması şirket için önemli dönüm noktalarından biri oldu.
- http://tr.wikipedia.org/wiki/Google
- http://tr.wikipedia.org/wiki/Eric_Schmidt
- http://www.google.com.tr/intl/tr/about/
YouTube (Chad Hurley,Steve Chen,Jawed Karim)
Youtube kurucuları eski paypal çalışanları, işlerinden çalışırken email üzerinden video yollanamadığı için kurulmuş. Daha sonra gazetelere popüler video gönderenlere 20$ ödül verileceği yönünde ilanlar vererek tanıtmaya çalışmışlardır. İlk yükselişini Kola Mentos ile yapılan deney videosu ile yakalıyor (http://www.youtube.com/watch?v=VWS0FZEqdJA). 2006 yılında 1.65 milyar$’a Google tarafından satın alındı. Ödemenin büyük bir çoğunluğu Google hissesi olarak yapıldı. O dönemde Google ve Youtube’un ortak bir yatırımcısı da vardı, Sequoia Capital. Chen aynı zamanda Facebook’un ilk çalışanlarından ve Youtube kurucuları şu anda Google’da çalışıyor.
Twitter (Jack Dorsey, Evan Williams, Biz Stone)
Jack Dorsey Twitter’dan sonra mobil ödeme şirketi Square’ın kurucusu, mevcut değerlemesi 3.2 milyar$. Evan Williams aynı zamanda Blogger.com’un kurucusu. Biz Stone’un bloglar hakkında 2 kitabı bulunuyor. Biz Stone’da Blogger ve Xanga’da görev aldı. (Xanga: kitap ve müzik incelemeleri olan büyük bir blog, 1998). Twitter ilk olarak SMS ile webe mesaj gönderme şeklinde başladı, 140 karakter sınırlaması bu yüzden var.
Instagram (Kevin Systrom, Mike Krieger)
Kevin Systrom’da bir çok büyük internet firması gibi Standford mezunu. İlk önce lokasyon paylaşım servisi Burbn’i kurdular, serviste fotoğraf çok paylaşılmaya başlayınca iş fikrini değiştirdiler. Systrom, Twitter’ın kurucusu olan Odeo firmasında staj yaptı, Google’da 2 yıl çalıştı. Instagram’ın ilk yatırımcılarından birisinin Twitter kurucusu Jack Dorsey olması da tesadüf değil. Facebook’a büyük bir kısmı nakit olarak 1milyar $’a satıldı
Hepsi için uzun uzun yazılabilirdi, mümkün olduğunca farklı olan konuları yazmaya çalıştım. Bir başarı geliyorsa bu tesadüf eseri olmuyor. Tecrübe, eğitim, çevre, çalışma, sabır ve doğru zaman birleşince başarı geliyor.
Çevre’den kastım, popüler olan “network” söylemi değil. Gerçek çevreniz. 100 kişi ile el sıkışıp kartvizit değiş tokuşu yapmaktan bahsetmiyorum. Bu da başka bir yazı konusu olur 🙂
Bir çok başarı hikayesi tesadüf eseri ortaya çıkmış gibi gözükse bile aslında bir çok etmenin bir araya gelmesinden oluşuyor. Biz eğer bu hikayeleri örnek almak istiyorsak, kurucuların ve şirketlerin yaşam hikayelerine daha çok dikkat etmeliyiz. Çünkü örnek alabileceğimiz veya tespitler yapabileceğimiz nokta burası.
Dipnot:
Bu arada yazıda da ismi geçen Sequoia Capital’in internet yatırımlarını incelemenizi öneririm. http://www.sequoiacap.com/us/internet
Yorumlar
5 Yorum
paylaşım için teşekkürler emeğinize sağlık
Teşekkürler Hasan bey elinize sağlık
tşkler paylaşım için.
Hasancım yazını okudum ve beğendim. Bende bir özeleştiri yapmak istiyorum. Bizde herkes birbirinin işlerini, tekniklerini eleştiriyor ve sorguluyor. Herkes birbirine hava atıyor. İki yazılımcı bir araya geldiğinde birisi hava atıyor diğer saldırıyor, sonra ya tekrar bir araya gelmiyorlar ya da yazılımla ilgli ağızlarını bıçak açmıyor. Ortak bir payda bulma ile ilgili konuşma yok. Haa eski arkadaşlar dostlar arasında bunlar yaşanmıyor fakat zaten insanın devamlı görüşebildiği 2-3 eski arkadaşı 1-2 dostu olur. Mevzu bu egosal durumun hiç yaşanmaması ve bu egolar ile yaşamamak. Malesef bizde proje birleştirmek ve yardımlaşmak yok. Bu durumu bulduğumuz çözümleri internet alanında taşıMAMAdaki aşırı bencilliğimizden, tembelliğimizden, hatta kültürsüzlüğümüzden de çıkarımsayabiliriz. Herkes kendini tek başına işletim sistemi yazabilecek sanıyor. Yani iki becerikli birbirini çekemiyor, bir araya gelemiyor. Başaranları tenzih ediyorum ama 3-4 başarılı grup anlattığım genel sorunun olmadığını göstermez. İnşallah düzeliriz, benim umudum yeni nesilden…
Başarılı proje kurucularının, projeden önce de başarılı bir geçmişlerinin olması dikkat çekiyor. Ama anlatılma şekilleri, “yokluk içinde, zor şartlarda, bir anda büyüdüler” şeklinde oluyor.
Birçok başarılı projenin kurulum aşamasındaki “zor şartlar”, bizim için “mükemmel şartlar” bile olabilir, girişim/proje kavramlarında düşünce yapısı & destek anlamında ülke olarak bir hayli gerideyiz.
Yorum yap