Girişimcilikte nakit akışı
Çocukluğum haftalık alarak geçti. Tüm kardeşlerimin belirli bir haftalığı vardı. Dönem başlarında herkes o yıl ihtiyaçlarını sıralardı ve haftalıkları ona göre belirlenirdi. O yıl dershaneye giden varsa yol paraları hesaplanırdı, okul saatleri uzunsa okulda yiyeceği tost fiyatı hesaplanırdı. Daha sonra yıl içerisinde başka para alamazdık. İhtiyacımız olduğu zaman birbirimizden borç alırdık veya para biriktirip ihtiyaçlarımızı o şekilde karşılardık. Bu bize inanılmaz bir ekonomik özgürlük sağlıyordu aynı zamanda. 10 haftalık harçlığımla atari almıştım, bunu alabilmek için o 10 hafta dahilinde okulda aç gezmem ve okula yürüyerek gidip gelmem gerekti.
Parayla ilişkimiz küçük yaşlarda başlayabiliyor. Harçlık olayını anlatmamın sebebi şu anda sahip olduğum bazı davranışları onun sayesinde kazanmış olmam. Maalesef o yıllarda iş hayatına girebilmek için bir kursa gitme şansımız olmuyordu.
İlk internet sitemi 1998’de açmıştım, o günden beri internet üzerinden para kazanıyorum. İlk yıllarda öğrenciliğin etkisiyle ne kadar para kazanırsam o kadar harcıyordum. Cebimde para olduğu zaman zengin, olmadığı zaman fakirdim. Bir öğrenciye göre cebimde daha fazla para olması güzel oluyordu. İhtiyaçlarım için kenara bir miktar para koysam bile bu fazla uzun soluklu olarak orada kalmıyordu. Bu şekilde para harcamanın benim için bir zararı olmuyordu. Sadece kendimden sorumlu olduğum için param kalmasa bile sıkıntısını ben çekiyordum.
İlk şirketimi 2004 yılında kurdum. Bu benim için çok büyük bir değişim olmuştu. Rahat geçinebilen bir öğrenciyken bir anda daha önce adını hiç duymadığım vergilerle, bağkurla, ssk ile ve başka bir çok gider ile tanıştım. Artık para gelse harcarım ruh halinden çıkıp, bir düzene girme vaktinin geldiğini anlamıştım. Aslında düzenli gidebilmek için o ay kazandığımız paraları ve harcamaları yazıyordum. Aldığımın eğitimin ticaret ile bire bir ilişkisi yoktu. Haliyle bir çok terimi ve olayı iş yaşantısına girdikten sonra öğrendim. Ay sonunda kazanmış olduğum para, masraflarımdan fazlaysa normal mantığımla kar etmiş oluyordum. Fakat ay sonu geldiğinde kasada para olmuyordu. Çünkü kazandığımız paraların ödemelerini o ay içerisinde alabilmek mümkün olmuyordu, oysa ödemeler her ay düzenli olarak yapılmak durumundaydı.
Eğer gelirleriniz giderlerinizin çok üstündeyse bu sorunu göremeyebilirsiniz, fakat rakamlar birbirine yaklaştıkça büyük sorunlarla karşılaşabilirsiniz. Gelir, gider, kar dışında öğrenmem gereken bir kavramın daha olduğunu o yıllarda öğrendim; “Nakit akışı”. Şirkete o ay giren paralar ve çıkan paraların dengesini tutturmak oldukça önemliydi. Bu çoğu zaman karlılıktan bile önemli duruma geçebiliyordu. 3 ay vadeli yaptığınız bir satış için, 3 ay boyunca bankaya faizli olarak kredi kartı ödemesi yapmak çok fazla mantığa sığmıyordu. Yüksek kazançlı olarak gördüğüm bazı işlerin bu tarz olaylar yüzünden çok karlı olmadıklarını anladım.
Yaptığımız işlerin büyük bir çoğunluğunun belli ödeme günleri oluyordu. Ödemeler ise ay içerisine dağınık bir şekilde oluyordu. Bunun için o zaman SMS satış işine girmiştik. Kar marjı çok yüksek olmamasına rağmen kasaya her gün belirli bir miktarda para giriyordu, biz ödemelerini ay sonunda yapıyorduk. Bu bizi inanılmaz bir şekilde rahatlatmıştı. Daha önce önemini kavradığını düşündüğüm nakit akışının ne kadar önemli olduğu daha iyi anlamıştım. Ödemelerimiz genellikle resmi kurumlara olduğu için gününü aksatamıyorduk, bize ödeme yapanlar ise mutlaka aksatıyorlardı. Burada büyüklerimizin söylediği “alacak ile borç ödenmez” lafını kulağımıza küpe yaptım. Hesaplamaları yaparken mutlaka kasadaki nakit paraya göre hareket etmeye çalıştım.
Zaman zaman parasal olarak sıkıştığım durumlar oldu. Bu tarz durumlarla daha önce karşılaşmadığım için tecrübeli insanlardan fikir aldım. Öncelikle moral olabilmesi için küçük borçları hemen kapattım. Daha sonra faiz oranlarına ve bana maliyetlerine göre öncelikli olarak yüksek maliyetli olan borçları ödedim. Arkadaş, aile ve yakın çevreye olan borçlarımı durumu anlatarak ötelemeye müsaade edenlerle öteledim. Yavaş yavaş borçları kapattıktan sonra, bu borçlanmaların sebeplerini araştırdım.
Tüm bunlardan sonra aylık sabit giderlerimi, değişken giderlerimi sabit bir yere yazdım. Böylelikle aylık kasaya en az ne kadar para girmesi gerektiğini hesapladım. Bu esnada nakit ödemeli işleri tercih ettim. Borçları dengeye soktuktan sonra bütçe planı yapmaya başladım. İlk başta çok geniş bir plan yapmadan, önümüzdeki 3 ayın harcamalarını ve tahmini gelirlerini hesapladım. Daha sonra 6 aylık ve yıllık planları hazırlamaya başladım. Bu hesaplamaları yaparken giderleri biraz daha fazla, gelirleri ise daha az olarak hesapladım. Bu hesapları oldukça rahatlatan bir işlem.
Geçmişte yaşamış olduğum bu deneyimleri şu anda aklımdan çıkarmamaya çalışıyorum. Deneyimler acı tecrübeler ile öğreniliyor, bu deneyimlerden başkalarının da faydalanacağını umuyorum. Girişiminizin karlılığı çok önemli fakat en az onun kadar önemli başka bir noktayı aklınızdan çıkarmayın; nakit akışı.
Yorumlar
3 Yorum
[…] bir iş kurmadan önce maliyetleri hesaplamak oldukça önemli, daha sonrasında nakit akışı sağlamak ve son olarak da doğru ekip ile başlamak. Bu konularla ilgili görüşlerimi daha […]
Çocuk yaşta size kazandırılan “harçlık” ve bu harçlığın biriktirilmesi çok önemli. Ticari olarak bazı durumları yaşamış olmanız da yine ilerini ticari yaşam için önem kazanıyor.
Tecrübelerinizi paylaştığınız için teşekkürler..
Hasan bildiğin üzere aşağı yukarı benzer süreçlerden geçtik aynı yıllar içerisinde, ben belki farklı olarak işin biraz daha reklamcılık tarafında da bulundum. Ama halen vergi, kdv, stopaj vs. gelince karşıma kıvranıyorum 🙂 Bilmiyorum acaba yeniden şirket açmakla iyi mi ettim kötü mü… Ama biraz plan program, bütçeleme yapmak bir kenara yazmak çizmek şart görünüyor belirttiğin gibi…
Yorum yap